Mısır Tarihi | IRCMerkezi | İRC Sunucuları, Sohbet Siteleri, IRC Forumları

Hoş Geldiniz IRCMerkezi | İRC Sunucuları, Sohbet Siteleri, IRC Forumları

IRC Merkezi Forum | Burası IRC sunucuları, sohbet siteleri, IRC forumları, yeni sunucular ve forum siteleri hakkında geniş bir yelpazede paylaşımların yapıldığı bir topluluktur. Sohbet etmeyi sevenler, IRC dünyasına ilgi duyanlar ve farklı sunucuları keşfetmek isteyenler için ideal bir platform sunuyoruz. Deneyimlerinizi paylaşabilir, yeni sunucuları keşfedebilir, ilginç sohbet siteleri hakkında bilgi alabilir ve IRC ile ilgili genel konularda tartışmalara katılabilirsiniz. Aramıza katılarak IRC dünyasının renkli ve dinamik atmosferini keşfetmeye başlayın IRC Forumları IRC Merkezi Mobil Sohbet Siteleri Yeni Sunucular IRC Sunucuları Forum Siteleri IRC Forum Rehberi Unreal Kurulumu Socket Bot Yeni Sohbet Siteleri Mobil Chat Siteleri Teknoloji Haberleri Güncel Haberler Mirc IRC Sunucuları Makaleler ve Paylaşımlar Ücretsiz Script

Yeni Sunucular

Yeni irc Sunucuları ve Yeni irc Sunucu Paylaşımları

Sunucunu Paylaş

IRC/d Sunucunuzu Paylaşın.

Bize Ulaşın

IRC Merkezi Yönetim ve Destek

BilgiShell Sohbet ask kalbim Ayakkabı AskKalbim BizimKiler Sosyal Medya Takipçi Hizmetleri

Mısır Tarihi

BlackRose Çevrimdışı

BlackRose

Kayıtlı Üye
8 Haz 2023
1,986
666
image.jpeg

Tıpkı Mezopotamya medeniyeti gibi Mısır medeniyeti de akarsu havzalarında ortaya çıkmıştır. Su kaynaklarının insanlara sunduğu yaşanabilir ortam zaman içerisinde kalabalıklaşan kitlelerin ortak değerler üretmesini sağlar. Nil nehri de Mısır Medeniyetini ortaya çıkartan tabiat unsuru olmuştur.

Nih Nehri'nin iki kaynağı vardır; Beyaz Nil ve Mavi Nil. Beyaz Nil; Uganda'da bulunan Viktorya Gölünden, Mavi Nil; Etiyopya coğrafyasından beslenir. Bu nehirler Mısır deltasında birleşerek Akdeniz'e dökülür. Nil'i besleyen kaynaklar muson yağmurlarıyla tüm yıl boyunca su akışı sağlar. Bununla birlkite Temmuz-Eylül aylarında kabaran nehir suları taşkınlara da yol açabilmektedir. Eski Mısır kültürünü meydana getiren insanlar bu bereketli kaynağı tarım yapmak için kullanmışlardı.

Tarih Öncesi Mısır​

Eski mısır hakkında ilk önemli bilgilere ulaştığımız alan Güney Nil'in 100 km kadar batısında bulunan Nabta Playa'da mevsim yağmurlarıyla oluşan göl birikintilerinde göçebe kitlelerin geçici iskanına rastlayabiliyoruz. Burada tıpkı Mezopotamya'da olduğu gibi yuvarlak planlı evlerle karşılaşırız. Burada yuvarlak taşlarla güneşin gölgesini hesaplayarak mevsimlerin tespit edilebildiği düşünülür. Tarih öncesi dönemde nemli bir tabiat olan söz konusu bölge M.Ö. 4 Bin'lerde ortadan kalkar ve yaşanabilir alanlar Nil havzasındani baret hale gelir.

Aşağı Mısır bögesinde M.Ö. 6. Bin yılda Fayyum Kültürü karşımıza çıkar. Yuvarlak kulübelerde yaşayıp taş işçiliğinde ustalaşan bu kültür çevresi sığır ve koyunları evcilleştirmeye de başlamıştır. Hayvancılığın yanında tahılların toprağa gömülmesiyle kuru tarım faaliyetleri de söz konusudur. Ancak Aşağı Mısır kültürü zaman içerisinde Yukarı Mısır kültürünün içerisine girmiştir. M.Ö. 5. Bin den itibaren ortaya çıkan, ilk insan figürü kullanan heykelcikleriyle bilinen Badari Kültürü varlığını 3800'lere kadar devam ettirmiştir. Bu süreçten sonra karşımıza hanedanlar çıkacaktır.

Badari Kültüründe Fayyum'da olduğu gibi hoker pozisyonunda gömülen insanların yanında statüs göstergesi olan değerli eşyalarla defnedildiği görülür. Bu gelenek zaman içerisinde ölüm sonrası yaşam ve ölü gelenekleri şeklinde karşımıza çıkacaktır. Badarian kültüründen sonra kültürel devamlılık Nekada Kültürüile gerçekleşir. Daha geniş bir alana yayılan bu kültür çevresi kültürel, siyasi ve toplumsal dönüşümün gerçekleştiği dönem olmuştur.

Nekada Kültürünün gücü zaman içerisinde Aşağı Mısır'a kadar yayılı ve topyekün bir kültür çevresi meydana gelir. Widerek komplike hale gelmeye başlayan ölü gömütleri yazının ilk formlarını da meydana getirmeye başlamıştır. Bu kültür Mısır'ın ilk Firavununu, ilk büyük kralını meydana getirecektir. Efsanevi kıral Menes'e (Narmer) ait olduğu düşünülen Hierakonpolis'te bulunan mezar bu devinimin bir işaretidir. Bu betimlemede yine Mısır panteonunun Baş Tanrısı Horus şahin şeklinde sembolize edilmiştir. Diğer bir figürde de Gök tanrısı Hator yarı inek yarı insan şeklinde sembolize edilir. Evet, Menes Aşağı ve Yukarı Mısır'ı birleştirerek tüm Mısır'ın ilk Kralı olmuştur.

Erken Hanedanlık (MÖ 3100-2780)​

Mısır Tarihinin birinci hanedan dönemine dair bilgilerimiz oldukça kısıtlıdır. Narmer'den sonra başlayan ilk hanedanlık döneminde Aha, Zer, Za, Den, Enezip, Semerhet, Ka'a isimli kralların adı geçer. Genel kabul üzere Mısır'ın merkezi yukarı mısırdan aşağı mısıra kaymış, 1. hanedanlar döneminde Memfis'e taşınmıştır. Bu dönemde doğuda Arap çöllerine, güneyde Nubya bölgesine seferler düzenlendiğine dair bilgilere rastlıyoruz. Mısır medeniyetinin sembolü gibi olan anıt mezarlara bu dönemde rastlamaya başlıyoruz. İlk örneklerden olan toprağa kazılmış dikdörtgen formdaki mezarların etrafını çevreleyen dış duvarlardan ibaret olduğunu tespit edebiliyoruz. Bu alanlar nekropol gibidir ve aile mensuplarının gömülmesi için hazırlanmıştır. Mısır mezar geleneklerinde ilk farklılık Kral Den ile ortaya çıkar. Diğer örneklerden daha kompleks bir yapıya sahiptir ve koridor girişli, duvarlarla ayrılan, kralın bir de heykelinin bulunduğu kompleks bir yapıdan oluşur.

İkinci hanedanlık dönemiyle kralın dini yönü güçlenir, Firavunluk kimliği öne çıkar. Bu dönemde fetihlerin arttığını, hakimiyet alanının güçlendiğini, bürokrasinin ortaya çıktığını anlayabiliyoruz.

Piramitler Çağı (MÖ 2650-2150)​

Birinci ve İkinci hanedanlıklar döneminde daha çok toprağın altına konuşlanan dikdörtgen formdaki mezarlar 3. ve 4. hanedanlar döneminde yer üstü formlara dönüşmüş, anıt mezar mimarileri her kral döneminde hacim ve yükseklik olarak artmıştır. MÖ 2650-2150 dönemi Piramitler çağı olarak anılır. En etkileyici piramitler bu dönemde inşa edilmiştir.

Piramitler, önceleri yalnızca defin alanı olarak inşa edilmiş ancak zamanla insanların saygılarını sunabileceği alanlarıda barındırır hale gelmiştir. 1-2. Hanedanlıklar döneminde ortaya çıkan Matsaba formundaki anıt mezarların devamı niteliğinde olan piramitlerin ilk örneği Kral Coser için hazırlanan Basamaklı Piramit olarak da bilinen Sakkara Piramididir (2630). Başlangıçta Matsaba olarak inşa edilmeye başlanan piramit, üst üste eklenen matsabalarla 62 metre yüksekliğe kadar ulaşmıştır. Matsabalardan farklı olarak bu yapıda tuğla değil taş kullanılmıştır. Tarihe geçen ilk Piramit mimarı da kralın başvekili Imhotep di. Bu yapıyla birlikte piramitler artık kralın gücünü, görkemini ve yüceliğini sembolize etmeye başlamıştır.

Piramit mimarisi gelişim gösterirken bazı hatalı formların da ortay açıktığını görebiliyoruz. MÖ 2570'de Snefnu adına inşa edilen Bent Piramidinde da basamaklı formdan vazgeçilip düz hatları olan bir piramit inşa edilmeye çalışılmış, ancak başlangıçta dik bir açıyla başlandığından inşanın yarısında açı düşürülmüştür.

Gerçek piramit formunu yakalayan ilk örnek Kırmızı Piramit olmuştur. Piramit, ismini yapımında kullanılan kırmızı kireç taşından alır. Bu kez ölçümleri daha doğru hesaplanarak prizma formunda inşa edilen pramit bildiğimiz haliyle tam anlamıyla üçgen formdaki ilk piramit olmuştur.

Bir diğer basamaklı piramit örneği de Maydum Piramidi'dir.. Sakarra Piramidi gibi basamaklı ve formda inşa edilip daha sonra primza formunda yeniden restore edilen piramidin çöktüğü belirlenmiştir. Kral Snefnu'nun basamaklı piramitten prizma pramitlere dönüşüm denemesi olarak dikkat çeker. Kral Snefnu döneminde üç piramit inşası olduğunu, bunlardan yalnızca Kırmızı Piramit'in başarıya ulaştığını da düşünebiliriz.

Mısır Piramitlerinin mükemmelleşmiş örnekleri elbette Giza Piramitleridir. Mısır'ın kuzeyinde, Nil nehrinin batısında inşa edilen Giza Piramitleri, gizli geçitleri ve nizami formuyla piramit çağının en gözde kalıntıları durumundadır. Giza Piramitlerinin ilk örneği, o güne kadar inşa edilmiş en yüksek piramit olan Keops Piramididir. Giza'dan sonra daha büyük olmasa da daha etkileyici bir form olarak Kefren Piramididikkat çeker. Girişinde insan başlı, aslan vücutlu heykel bulunan piramit MÖ 1500'lerde ve tapınma merkezi haline gelmiştir. Giza piramitlerinin en küçüğü ise Kefren'in oğlu Mikerinos içi inşa edilen piramittir. Burada dikkat çeken Keops piramidinden sonraki yapılar nispeten küçülmüştür. Mikerinos Piramidinden itibaren daha küçük formdaki piramitler tercih edilmiştir.

Eski Krallık (MÖ 2780-2150)​

Mısır Tarihinde 3. ve 4. hanedanlıklar Eski Krallık dönemi olarak geçer. 3. Hanedanın 2. Kralı olan Coser dönemi itibariyle başlayan dönem 500 yıllık bir evreyi kapsar. Bu döneme ait çok kısıtlı bilgiye sahip olsak da Mısır Medeniyetinin güçlendiği yıllar olarak kabul edebiliriz. Dönemin en önemli kaynakları Palermo Taşı ve Torino Papirüsü'dür. Kaynaklardan elde ettiğimiz veriler ışığında görüyoruz ki; Coser döneminde başkent Abidos'tan Memfis'e taşınır. 3. Hanedanlık döneminde yaşayan krallar hakkında pek bir bilgi bulunmaz. Ancak 4. Krallığın Snefru ile başladığını biliyoruz. Bu dönem büyük piramitlerin inşa edildiği dönem olarak dikkat çeker. Snefru'dan sonra yerine geçen oğlu Keops'tan (Kufu) itibaren Mısır medeniyeti Yunanlar tarafından da bilinir olmuştur.

4. Hanedanlık döneminden sonra merkezi idarenin zayıfladığını, yerel yönetimlerin güçlenerek eyaletlerin öne çıkmaya başladığını görürüz. Bu gelişme mısır medeniyetinin zayıflamasına yol açacaktır. Diğer taraftan dini düşünce 5. hanedanlık döneminde zenginleşir ve güneş tanrısı RA öne çıkmaya başlar. Zira 5. hanedanlık dönemi kralları Tanrı RA'nın Oğlu ünvanını kullanmaya başlamıştır. Yeni inanç biçimi piramit yapılarını da etkilemiştir. Yüksek ve üçgen yapılar yerine güneş tapınağıolarak inşa edilen yüksek kaideli sütunlar ortaya çıkar. Bu dönemde kralın kişiliği ülkedeki güven ve adaleti yücelten, manevi kişiliğini yükselten bir algıyı ortaya çıkartmıştır.

6. Hanedanlıktan itibaren Mısırda merkezi yönetimin zayıfladığını, yerel yönetimlerin güçlendiğini görüyoruz. Firavunlar sisteminin çöktüğünü anladığımız bu döneme ara dönem adı verilmesinin sebebi eski sistemin daha sonra yeniden yükselecek olmasıdır. Yerel yönetimlerin güçlenmesiyle kaçınılmaz olarak nomlar arası savaşlar da ortaya çıkmaya başlar. Ekonominin giderek kötüleştiği ve yıkıcı sonuçlara yol açan bu süreç 9. Hanedan dönemine kadar devam etmiştir. 2. Mentuhotep ile birlikte sonlanan ara dönem, beraberinde yeniden güçlenen merkezi yönetim ile hanedanlar dönemini devam edecektir.

Orta Krallık (MÖ 2050-1650)​

11. Hanedanlık ile yeni bir döneme giren Mısır, 1. Mentuhotep döneminde tekrar Aşağı ve Yukarı Mısır'ı birleştirir. Teb'li olan kral, ülkenin başkentini de Teb'e taşır. Bu dönemde yerel yönetimlerin gücü azaltılmış, sınır güvenliği ve göçebelere karşı mücadelede güç kazanılmıştır. Ölümü sonrasında yerine geçen 2. Mentuhotep de babasının elde ettiği kazanımları devam ettirmekte başarılı olur. Ardından gelen 3. Mentuhotep meşru görülmediği için krallar listesine yazılmaz ancak ülkeyi yönetmiştir. Kendisinin meşru olmaması nedeniyle hanedanlık el değiştirecektir. 12. Hanedanlığın kurucusu, 3. Mentuhotep'in veziri Amenemhet olacaktır.

12. Hanedanlığın kurucusu olan 1. Amenemhet, 1938-1909 yılları arasında saltanat sürer. Kendisinden önce ortaya çıkan bir takım aksaklıkları gidermekte başarılı olup hanedanlığını kabul ettirir. Sınırları güvenlik altına almaktaki başarısının yanında surlar inşa ettirerek imari bakımdanda ardında eserler bırakmıştır. Ayrıca Amenemhet döneminde Mısır ilk kez sömürgecilik faaliyetlerine de başlamıştır. Nübye'de ki altın madenleri ve taş ocaklarından elde ettiği madenlerle gücünü arttırmıştır. Tüm bunların dışında yapımından vazgeçilen piramit yapılara kısmi bir geri dönüş söz konusudur. Eski Krallık dönemindeki Matsaba örneklerinin daha görkemli ve sanatsal bir yorumla inşaası başlamıştır. 12. Hanedanlık dönemi aynı zamanda Levant, Anadolu ve Akdeniz bölgelerinde geniş ticaret ağlarının kurulduğu dönemdir. Diğer devletlerle diplomatik ilişkiler de bu dönemde hız kazanmıştır. Uzun süren 12. hanedanlık dönemi 4. Amanemhet dönemiyle son bulur. Kendisinden sonra bırakacak bir veliahtı olmadığı için ölümüyle yerine kız kardeşi geçer ancak bu durum hanedanlığın değişmesine yol açacaktır.

13. Hanedanlık kısa sürdüğü gibi istikrarsız bir dönem olarak kayda geçer. Merkezi yönetimin zayıfladığı, yerel yönetimlerin güçlendiği ve sınır sorunlarının ortaya çıktığı bu dönemde toprak kayıpları nedeniyle kimi bölgelerden geri çekilmek zorunda bile kalınmıştır. İstikrarsızlıklar nedeniyle yoğun göçlerin etkisi Mısır'ın demografik yapısını da etkileyecektir. Doğu'dan gelen samiler deltanın doğusuna yerleşerek burada Baaladına bir kült merkezi kurarlar. Yaşanan göçler nedeniyle merkezi yönetimden bağımsız yaşayan kitlelerin ortaya çıkması söz konusu olmuştur.

13. Hanedanlığın son bulmasıyla 2. ara döneme girilir. 1720-1550 yılları arasında Yukarı Mısır'da hanedanlık devam etse de aşağı mısırda Hiksoslar denilen yabancı hanedanlar ortaya çıkar. Yeni savaş taktikleri ve başarılı savaş gereçleriyle bölgeyi ele geçiren Hiksoslar zaman içerisinde Mısır kültürünün etkisinde kalarak gelenekleri benimsemiş, hatta tanrı Ra'yı ünvanlarından biri olarak kullanırlar.

Yeni Krallık (1550 - 1070)​

1. Ahmose (1550-1525) ile Yeni Krallık dönmi başlar ve 18. hanedanlığın kurucusu olur. Mısır Tarihi hakkında en çok bilgiye ulaşabildiğimiz dönem Yeni Krallık olarak adlandırılan evredir. Hiksos akınlarıyla ara döneme giren Mısır Hükümdarlığı, 1. Ahmose'un Hiksosları kuzeydoğuya sürmesi ile başlar. Ardından güneyde Nübye bölgesinde hüküm süren Kuşi Krallığı üzerine sefer düzenleyip bir kısım toprakları ele geçirerek hakimiyetini güçlendirir. Levant bölgesine de seferler düzenleyerek sınır güvenliğini temin eder.

1. Amenofis (1525-1504) varisi olarak çıktığı hükümdarlık makamında selefi tarafından elde edilen kazanımları korur ve Nübye'de bulunan Kuşi Krallığına gözlemci memur görevlendirerek bölgedeki hakimiyetini güçlendirir. Teb ve Nübye'de tapınaklar yaptırarak Mısır kültür ve inancına da katkı sağlar. Hakimiyetinin son dönemlerine doğru Semna'ya sfer düzenleyip sınırlarını bir miktar daha genişletir.

1. Tutmosis (1504-1492) döneminde emperyal politikalar hayata geçirilmeye başlanır. Nübye'de bulunan altın kaynakları tümüyle tüketilir. Ayrıca etki alanını Mezopotamya'ya kadar genişleterek Mitannileri mağlup eder. Mısır sınırları Fırat Nehrine kadar uzanmıştır artık. Ayrıca Teb'de bulunan başkenti Memfis'e taşır ve gömülme geleneklerini değiştirerek kendi mezarını Teb'in karşısında bulunan vadide inşa ettirir. Kendisinden sonra gelen tüm hükümdarlar bu geleneği devam ettirmişlerdir. Bu nedenle bölge Krallar Vadisi olarak anılagelmiştir.

2. Tutmosis (1492-1479) dönemi hakkında nakledilmiş önemli bilgiler söz konusu değildir. Buradan mutedil bir dönem geçtiğini anlayabiliyoruz.

Hatçepsut (1473-1459) dönemi Mısır tarihinin en ilginç evrelerinden biri olarak kayda geçer. Ensest bir ilişki neticesinde doğan Tutmosis'in kızı Hatçepsut, taht varisinin yaşının çok küçük olmasından istifade ederek önce naibi olur ardından tahtı ele geçirmeyi başarır. Ancak Firavunluk tanrının oğlu olma sıfatı gerektirdiğinden törenlerde sakal takıp kendisini halka karşı erkek gibi gösterir. Yine diğer hükümdarlar gibi savaşçı kimliği kazanmak amacıyla da Nübye ve Levant bölgelerine seferler düzenleyerek başarılı olur. Yine Mısır tarihinde bir ilk olarak Punt bölgesine deniz seferi düzenler ve büyük ganimetler elde ederek ülkesini zenginleştirir. Tüm bu başarılarına rağmen ölümünden sonra kendisinin adı ve varlığı Mısır tarihinden, kral listesinden ve hafızalardan silinmeye çalışılır.

3. Tutmosis (1458-1425) sancılı bir süreç sonunda indirildiği tahta yeniden geçer. Devrik bir kral olarak tahta oturmasına rağmen süratle seferlere başlar ve yeniden güçlenen Mitanniler üzerine 17 başarılı sefer düzenler. Filistin bölgesini kontrol altına alır ve Nübye'ye egemenliğini kabul ettirir. Mezopotamya'dan gelen hammaddeler sayesinde kültür ve sanatta önemli gelişmeler yaşanır.

2. Amenofis (1425-1400) Yeni Krallık döneminin ilk gerileyen kralı olur. Kuzey Suriye'nin önemli bir kısmı kaybedilir. Filistinde de yerel idarecilerin isyanları başgösterir. İsyanlar kanlı önlemlerle bastırılır ancak kaybedilen toprakların geri alınması mümkün olmaz.

4. Tutmosis (1400-1390) sınırları genişleyen ancak kontrol edilmesi zorlaşan ülkesini sulh yoluyla emniyete almaya gayret gösterdi. Mitanni Kralı ile barış görüşmelerine girişti ve Mitanni Kralı Tuşratta'nın kızıyla evlenerek sulhu temin etti.

3. Amenofis (1390-1352) döneminde de barış ve refah devam etti. Kendisi de Mitanni Kralının kızıyla evlendi. Ayrıca Mitanni Kralı Tuşratta da 4. Tutmosis'in halası ile evlendi. Böylece karşılıklı akrabalık bağı tesis edildi. Bu yakın ilişkiler iki devlet arasında yazılan çok sayıda mektupla kayda alındı. Amarna Mektupları olarak bilinen bu yazışmalar Mitanni ve Mısır tarihinin aydınlatılması, kültür ve siyasi atmosferin anlaşılması açısından çok faydalı olmuştur.

4. Amenofis (1342-1336) Mısır Tarihinin en çok konuşulan ve araştırılan hükümdarı olmuştur. Yüzlerce yıllık Mısır inancını değiştirerek çok tanrılı Mısır Dinini ATON adını verdiği yeni bir tanrı ile merkezileştirmiş, adını Akenaton (Aton'un hizmetçisi) olarak değiştirmiş, Amon'a adanmış tüm tapınakları ortadan kaldırıp Amarna'da AHENATON adını verdiği yeni başkenti inşa ettirmiştir. Amon'un aksine yeni tanrı Aton karanlık yerine aydınlık, ölüm yerine doğuş, kötülük yerine iyiliği öncelleyen bir inanç modeli ortaya koymuştu. Ancak yeni inanç modeli halk tarafında karşılık bulmadı. Yeni tanrısını benimsemeyen Mısır halkı, kralın ölümünün hemen ardında eski tanrılarını yüceltmeye devam ettiler.

Tutankamon (1336-1327) henüz 8 yaşında tahta çıktı. Devlet naipleri tarafından idare edildi ve Mısır eski inancına geri dönüp başkent Teb'e taşındı. Ancak bu değişim döneminde Mısır Tarihi önemli sorunlarla karşı karşıya kaldı. Nübye'de ki altın kaynaklarının tükenmesi tüketime alışan ekonomiyi zora soktu. Yerel yöneticiler güçlendi, sınır güvenliği zaafiyete uğradı. Bu karışıklıklar döneminde Tutankamon'un henüz 19 yaşında vefat etmesi içine girilen sancılı süreci daha da zorlaştırdı. Bu keşmekeş içerisinde bir asker olan Horemheb Mısır'ı eski parlak günlerine döndürmek, tahta çıktı. Aslında varis ya da 18. sülale mensubu değildi ancak kendi ismini krallar listesinde 18. sülalenin mensubu olarak kaydettirdi. 1323-1295 yılları arasında hüküm sürdü ancak vaadini gerçekleştiremedi. Mısır içine düştüğü zor durumdan kurtulamadı. Yine kendisi gibi bir asker olan Ramses, kendisi gibi tahtı elinde bulundurduğu askeri güç sayesinde ele geçirmeyi başardı.

1. Ramses (1295-1294) tahta geçtiğinde yapması gereken ilk şey taht üzerindeki manevi hakkını temin etmekti. Bu amaçla oğlu Seti ile birlikte bir stel yaptırıp soyunu Mısır Kurucu Kralı Narmer'e dayandırarak Mısır teolojisi içerisinde kendisine bir yer edinmeye çalıştı. Büyük tapınaklar inşa ettirip Amon rahiplerinin güvenini kazandı ve 19. sülalenin kurucusu olarak Mısır tarihinin son parlak döneminin başlangıcı oldu. Yalnızca bir yıl kalabildiği makamını oğlu Seti'ye devretti.

1. Seti (1294-1279) 19. sülalenin ilk uzun süreli kralı olarak Levant ve Hititler üzerine seferler düzenledi. Hitit krallığıyla vasalları üzerinden mücadelelere girişti. Seti döneminde Hitit-Mısır geriliminin arttığını, bunun dışında tarihi etkileyen bir gelişme olmadığını söyleyebiliriz.

2. Ramses (1279-1213) Mısır Tarihinin son büyük kralı olarak tarihe geçi. Mezopotamya'da artan gerilim, Levant bölgesindeki krallıkların el değiştirmesi, Afrika ve Akdeniz'de dengelerin değişmeye başlaması bu süreçte önemli etkenler olmuştur. Hitit ile artan gerilim neticesinde savaş kaçınılmaz hale gelmişti. Nihayet 1275'de Kadeş Savaşı patlak verdi. Galibi de mağlubu da tam olarak bilinemeyen bu savaş neticesinde Ramses hakimiyet alanını geliştirememiş, Hititlerde toprak kazanamamıştı. Nihayetinde gerilim 1263'de yapılan Kadeş Antlaşması ile sona erdirildi. Libyalıların saldırılarına karşı surlar inşa edip sınır güvenliğini sağlamaya çalıştı. Ancak döneme damga vuran büyük bir gelişme yaşanıyordu. Kim olduğu tam olarak bilinmeyen, öküz arabalı güçlü savaşçılar olarak resmedilen Deniz Kavimleri Doğu Akdeniz, Mezopotamya ve Anadolu'yu adeta ezip geçecek büyük saldırılara Mısır'dan başladılar. Mısır ülkesi bu saldırılara karşı mağlup olmadı ancak geri dönülemeyecek bir sürece girmektende kurtulamadı. Kaynakların yetersizliği, ekonomik zorluklar, değişen dünya ve ordunun sürekli artan giderleri karşılanamaz duruma gelince isyanlar başgosterdi, yerel idareler güçlenerek isyan hareketlerine giriştiler.

3. Ramses (1184-1153) Bir asker olarak ortaya çıkıp tahtı ele geçirerek Mısır'ı kurtarma vaadinde bulundu ve 20. Hanedanlığın ilk hükümdarı oldu. Deniz kavimlerini püskürtmeyi başardı ancak Mısır'ı eski günlerine geri döndürmeyi başaramadı. Nübye ve Fayyum savunulamayınca yerel işgalcilerin eline geçti.

4. Ramses (1143-1136) tarihlerinde yönetimde olan 4. Ramses ile Asya'daki topraklar tümüyle kaybedildi. Tapınaktaki stoklar yağmalandı, firavun mezarları soyulmaya başlandı.

Birbiri ardına değişen hükümdarlar Mısır'ın makus tarihini değiştiremedi. 11. Ramses döneminde (1080) Amon rahipleri devleti ele geçirdiler. Ramses başkenti Tanis'e taşısa da Teb'de bulunan rahipler yönetimde istikrarsızlığa yol açtı. Bu karmaşa evresi Mısır Tarihindeki 3. Ara dönem olarak anılır. Asırlarca sürn bu dönemde Libyalılar asker olarak geldikleri Mısır'da yerleşik hale gelip Firavunlarla kurdukları akrabalık bağıyla tahtta hak iddiasında bulundular. 22. ve 23. Sülaleler Libyalı krallardan oluştu. 770'de yeni bir aile ortaya çıktı; Libulular. 24. Sülaleyi kuran bu kitleler Delta'nın Batısında yaşayan bölgede sonradan yerleşik hale gelmiş aşiretlerden meydana geliyordu. 25. Sülale döneminde hak iddia etmeselerde 26. Hanedanlık döneminde tekrar ortaya çıktılar ve yönetimi ele geçirdiler. Hakimiyetleri Asur'un Mısırı fethine kadar devam etti.

Geç Dönem​

Asur İmparatoru Esarhaddon, 674'de Mısır'a başarısız bir sefer düzenledi. Muhtemel ki Mısırdaki karışıklıklar nedeniyle ciddi bir mukavemet görmeyeceğini düşündüğünden yeteri kadar önemsemediği bu seferi başarısızlıkta sonuçlanmıştı. Üç yıl sonra Mısır'a tekrar geldiğinde Memfis'e kadar uzanan toprakları hakimiyeti altına almayı başardı (671). Bu sefer aslında bir sınır güvenliği tesis etmek içindi. Esas fetih 669'da yapacağı ve Mısır'da yeni bir dönemin açılacağı sefer oldu. Her ne kadar Esarhaddon'un ölümü üzerine Kuşi kralı Memfis'i geri aldıysa da yeni Asur kralı Asurbanipal düzenlediği seferle Memfis'i geri aldı (667). Mısır kralı Taharka tahtı bırakıp kaçmış yerine geçen halefi Memfis'i geri almaya çalışsa da Asurbanipal 664'de onu da mağlup edip Mısır üzerinde kesin bir hakimiyet kurmayı başardı. Asurbanipal, bölgede kendisine bağlı bir kral olarak 1. Nekho'yu bırakıp ülkeyi vasalı haline getirdi. Nekho'nun oğlu Psammedikhos, tahta geçtikten sonra bağımsızlığını ilan ederek 26. Hanedanlığı ilan etti. Bu hanedanlık Saisler olarak anılmıştır.

Sais Hanedanlığı döneminde bazı devrimler meydana geldi. Öncelikle ordu güçlendirildi ve bu amaçla Yunanlı, Suriyeli, Libyalı, Yahudi ve Asyalı askerler orduda görevlendirildi. Bu yolla Afrika içlerine kadar ticaret yolları güvence altına alındı. Merkeziyetçi bir yapı oluşturarak devlet idaresindeki güçleri zayıflatıp tüm yönetim erkini kendi lehine düzenledi. Ayrıca Hiyerogliflerden türetilen Demotikos yazısını devreye soktu. Tapınaklarda Hiyeroglifler kullanılmaya devam edildiyse de Hukuk alanında yeni yazı formu kullanıma girdi. Asur Devletinin yıkılmasıyla Mezopotamya'ya doğru ilerlemeye çalıştı. Ancak Nebuketnezar'a karşı verdiği mücadelede mağlup olunca geri çekilmek zorunda kaldı (605). Diğer taraftan sürekli savaş halinde bulunulan Babil ile anlaşma yoluna giderek 601'de sulh kararı verildi. İlerleyen dönemlerde Sais hanedanlığı bir süre içinde olsa güçlenmeyi başardı. Hatta Babil'e karşı zafer bile elde etti. Ancak beklenmedik tehlike bu kez Zağnosların ardından geldi; 3. Psammedikhos döneminde Pers Kralı Kambyses karşısında mağlup oldu ve Mısır Pers hakimiyeti altına girdi.

Pers kralları Mısırlı isimleri alarak Mısır inancını da özümsediler. Ancak Pers kültürü ve etkisi Mısır tarihini sona erdirecek kadar güçlü ve uzun süre kalıcı hale geldi. Kadım Mısır Kültürü işgalci güçlere daha fazla mukavemet gösteremeyerek tarih sahnesinden silindi.

Mısır Başkentleri​

Mısır, diğer devletlerde görülmemiş şekilde pek çok kez başkentini değiştirmiştir. Bu değişiklikler kimi zaman siyasi, kimi zaman kültürel, kimi zamansa hanedan ailelerinin değişmesinin etkisiyle söz konusu oldu. Başkentin değişim dönemlerine ve etkilerine kısaca değinecek olursak;

Abidos ilk başkent olarak Mısır'ın kuruluşunda önemli rol oynadı. 1. ve 2. hanedanlar dönemlerinde başkent vasfını korudu.
Memfis 3. hanedanlık döneminde ilk kez başkent olarak seçildi. Hanedanlığın 2. Kralı Coser Memfis'i başkent ilan edip Horus'un yerine Güneş Tanrısı Ra'yı baş tanrı olarak benimsedi. Bu yönüyle Eski Krallık döneminin başkenti Memfis olmuştur.
Teb ise ilk kez 11. Hanedan döneminde 1. Mentuhotep tarafından başkent yapıldı. Kralın Teb doğumlu olması ve yeni bir hanedanlık ailesine mensup olması bu kararın verilmesinde önemli bir etken teşkil etti. Bu yönüyle Teb Orta Krallığın başkenti olarak anılmıştır.
Memfis 18. hanedanlığın 3. kralı 1. Tutmosis tarafından başkent ilan edildi. Tutmosis inanç sisteminde bazı değişikliklere gitmişti. Bu değişkilkerden biri de gömülme adetleriydi. Memfis Yeni krallık döneminin başkenti olarak akılda kalıcıdır.
Amarna da kısa bir dönem başkent olmuştur. 18. Hanedanlık dönminde 4. Amenofis, ilk kez tek tanrılı bir inanç modeli ortaya koyarak Aton'u mutlak tanrı ilan etmiş, yeni inancın başkenti olarak da Amarna'yı belirlemişti. Ancak kendisinden sonra gelen Tutankamon döneminde başkent tekrar değiştirilmiştir.

Mısır Tanrıları​

Eski Krallık döneminde, Mısır inanç modeline göre kurucu kral olarak anılan Narmer, Şahin Başlı Tanrı Horus'un izniyle Mısır'a hükümdar olmuştur. Horus İsis ve Osiris'in oğludur ve baş tanrıdır. Bu inanç modeli 5. Hanedanlık döneminde kısmen değişikliğe uğrar. Orta Krallık döneminde 5. Hanedanlık itibariyle RA güneş tanrısı olarak baştanrı haline gelir. Bu revize edilmiş inanç modeli 4. Amenofis (Amenaton) dönemine kadar kesintisiz devam eder. Amenaton'un Güneş Tanrısı Amon'un yerine tüm tanrıları ortadan kaldırıp herşeyin sahibi olarak Aton'u tek tanrı olarak ilan etmesi toplum nezdinde karşılık görmese de Mısır Kültürü için kısa süreli ve sert bir değişime yol açar. Ancak ardılı Tutankamon tarafından eski inanç modeline geri dönülür. Sonrasında kadim Güneş Tanrı inancı Amon ile devam etmiş, Mısır hükümdarlığını ele geçiren diğer toplumları da (Asur/Pers/Hiksos) etkisi altına almıştır.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst Alt