Rhea
Kayıtlı Üye
- 8 Eki 2023
- 530
- 174
Bir gölün çevresinde binlerce ördek yaşıyordu. Bu ördekler çeşitli yarışmalar düzenlerler, centilmence mücadele ederler ve birinci gelenleri ödüllendirirlerdi. Son birkaç yıldır yapılan yarışmalarda birinciliği Gadro kazanıyordu.yüzme yarışı olsun, dalma olsun, güzel yürüme yarışması olsun Gadro hep önde, hep birinciydi. Gadro, arkadaşları oyun oynarken tek başına antrenman yapmış, hırsla kendini büyük bir şampiyon olacağım diyerek yetiştirmişti. Birinci olamamak diye bir şeyi düşünemezdi. Zaten her şeyden emin olmadan yarışmalara katılmamış ve girdiği ilk yarışmadan zaferle çıkmıştı.
Gadro, son günlerde arkadaşlarına yakında buralardan gideceğini söylemeye başladı. Zaten burada sıkışıp kalmıştı. Dünya bu kadar küçük değildi. Çekip gitmeli dünyaya Gadro’yu tanıtmalıydı. Gadro, bir gün ansızın çekip gitti. Hızlı adımlarla yürüyüp giderken, dönüp arkasına bakmadı. Gadro, gölden uzaklaştıkça kalbini kemirmeye başlayan huzursuzluğun gitgide büyümekte olduğunu fark etti. Ne zaman birkaç orman hayvanını bir arada görüp yanlarına gitmeye kalksa huzursuzluğu çoğalıyordu. Çünkü onlar Gadro’ya sıradan biriymiş gibi davranıyorlar, bazı konularda ileri sürdüğü fikirlere gülüp geçiyorlardı.
Gadro, bir süre sonra yürüyüşünün bile gülümsemelere neden olduğunu görünce canı iyiden iyiye sıkılmaya başladı. Bunlar da kimdi böyle? Kim oluyorlardı da onun çapında birine gülüyorlardı? O, koskoca bir şampiyondu. Göl kıyısında yaşayan binlerce ördek arasında adı bir ilah gibi anılıyordu. Ya bunları kim tanıyordu? Daha birbirlerini tanımak değil, kendi kendilerini bile tanımıyordu bunlar. Kendi adını unutmuş biri, Gadro’nun namını işitmiş olsa bile, şimdi hatırlamasına olanak var mıydı? Zavallıydı bunlar, hepsi zavallıydı.
Gadro, pek çok yeri gezip dolaştıktan tam beş yıl sonra göl kıyısına geri döndü. Artık eskisi gibi göl kıyısında dolaşmıyor, geceleri gölde yüzme, dalma antrenmanları yapıyor, gündüzleri ise, gölü rahatça görebileceği bir tepeye çıkarak, gölde yüzen ördekleri seyrediyordu. Gadro, bir gün yine bu tepeye çıkmıştı. Biraz sonra kırk elli ördeğin göl kıyısına gelerek, bunlardan ayrılan beş ördeğin göle girip birbirleriyle yarıştıklarını gördü. Arada bir, tek tük alkış sesleri duyuluyordu. Herhalde antrenman yapıyorlar, diye düşündü, Gadro. Aradan biraz zaman geçtikten sonra yaşlı bir ördeğin gelmekte olduğunu gören Gadro, tanınmaması için giydiği şapkasını gözlerinin üstüne kadar indirdi. Yaşlı ördek, selam verdikten sonra, Gadro’nun yanına oturdu:
“ Yarışmalara bu yıl da ilgi pek az..” dedi. “ Baksana beş ördek yarışıyor, taş çatlasa elli ördek onları alkışlayıp gayrete getirmeye çalışıyor. “
Gadro şaşırmıştı:
“ Ne dediniz?..Bunlar yarışıyorlar mı şimdi?..Hayret, ben antrenman yaptıklarını sanmıştım!.”
Bunun üzerine yaşlı ördek:
“ Yarışıyorlar evlat, yarışıyorlar. “ dedi. “ Hem bu yarışma yılın en büyük yarışması. Büyük ödülü bu yarışı birinci bitirecek uzun mesafe yüzücüsü ördek kazanacak. Eskiden bu gölde ne yarışmalar yapılırdı. Bu tepe, şu yandaki tepeler, şu gerideki tepeler, tıklım tıklım dolardı. Her yarışmaya yüzlerce ördek katılırdı. Yarışmalar, büyük bir çekişme içinde günlerce devam ederdi. Son gün yapılan final yarışmalarıyla birinciler belli olur, alkışlar arasında ödüllerini alırlardı. Ne zaman ki, O, buralardan gitti, yarışmalardaki tüm heyecan bitti. Böyle giderse birkaç yıla kalmaz, yarışacak sporcu bulunmaz. Seyirci olmayınca yarışacak sporcu bulmak zor oluyor, evlat. “
Gadro, tanımasın diye yaşlı ördeğin yüzüne bakmıyordu. Yaşlı ördek sözlerini tamamlayınca, Gadro, tanınma korkusunu unutarak başını çevirirken şöyle konuştu:
“ O gittikten sonra yarışmalardaki tüm heyecan bitti dediniz. O dediğiniz kimdi ki? “
“ Bana bu soruyu sormakta yerden göğe kadar hakkın var, evlat. “dedi yaşlı ördek.“ Zaten sen sormasan da, ben onun adını söyleyecektim. Senin yabancı olduğun, çok uzaklardan buralara geldiğin belli. Yoksa kimden söz ettiğimi anlardın. O, dediğim Gadro’ydu, evlat. Gadro, büyük bir şampiyondu.İlk girdiği yarışmadan son girdiği yarışa kadar hep birinci oldu.Herkes, Gadro’yu seyretmeye gelirdi. Binlerce seyircinin yaptığı tezahürat korkunç olurdu. O yarışırken dağ-taş ( Gadro…Gadro…) diye inlerdi.Gadro gideli beş yıl oldu ama, onu bir türlü unutamadık. Aradan bunca zaman geçmesine karşın birkaçımız nerede bir araya gelsek hemen Gadro’dan bahsetmeye başlarız. Gadro başkaydı canım, Gadro bambaşkaydı. “
Gadro, son günlerde arkadaşlarına yakında buralardan gideceğini söylemeye başladı. Zaten burada sıkışıp kalmıştı. Dünya bu kadar küçük değildi. Çekip gitmeli dünyaya Gadro’yu tanıtmalıydı. Gadro, bir gün ansızın çekip gitti. Hızlı adımlarla yürüyüp giderken, dönüp arkasına bakmadı. Gadro, gölden uzaklaştıkça kalbini kemirmeye başlayan huzursuzluğun gitgide büyümekte olduğunu fark etti. Ne zaman birkaç orman hayvanını bir arada görüp yanlarına gitmeye kalksa huzursuzluğu çoğalıyordu. Çünkü onlar Gadro’ya sıradan biriymiş gibi davranıyorlar, bazı konularda ileri sürdüğü fikirlere gülüp geçiyorlardı.
Gadro, bir süre sonra yürüyüşünün bile gülümsemelere neden olduğunu görünce canı iyiden iyiye sıkılmaya başladı. Bunlar da kimdi böyle? Kim oluyorlardı da onun çapında birine gülüyorlardı? O, koskoca bir şampiyondu. Göl kıyısında yaşayan binlerce ördek arasında adı bir ilah gibi anılıyordu. Ya bunları kim tanıyordu? Daha birbirlerini tanımak değil, kendi kendilerini bile tanımıyordu bunlar. Kendi adını unutmuş biri, Gadro’nun namını işitmiş olsa bile, şimdi hatırlamasına olanak var mıydı? Zavallıydı bunlar, hepsi zavallıydı.
Gadro, pek çok yeri gezip dolaştıktan tam beş yıl sonra göl kıyısına geri döndü. Artık eskisi gibi göl kıyısında dolaşmıyor, geceleri gölde yüzme, dalma antrenmanları yapıyor, gündüzleri ise, gölü rahatça görebileceği bir tepeye çıkarak, gölde yüzen ördekleri seyrediyordu. Gadro, bir gün yine bu tepeye çıkmıştı. Biraz sonra kırk elli ördeğin göl kıyısına gelerek, bunlardan ayrılan beş ördeğin göle girip birbirleriyle yarıştıklarını gördü. Arada bir, tek tük alkış sesleri duyuluyordu. Herhalde antrenman yapıyorlar, diye düşündü, Gadro. Aradan biraz zaman geçtikten sonra yaşlı bir ördeğin gelmekte olduğunu gören Gadro, tanınmaması için giydiği şapkasını gözlerinin üstüne kadar indirdi. Yaşlı ördek, selam verdikten sonra, Gadro’nun yanına oturdu:
“ Yarışmalara bu yıl da ilgi pek az..” dedi. “ Baksana beş ördek yarışıyor, taş çatlasa elli ördek onları alkışlayıp gayrete getirmeye çalışıyor. “
Gadro şaşırmıştı:
“ Ne dediniz?..Bunlar yarışıyorlar mı şimdi?..Hayret, ben antrenman yaptıklarını sanmıştım!.”
Bunun üzerine yaşlı ördek:
“ Yarışıyorlar evlat, yarışıyorlar. “ dedi. “ Hem bu yarışma yılın en büyük yarışması. Büyük ödülü bu yarışı birinci bitirecek uzun mesafe yüzücüsü ördek kazanacak. Eskiden bu gölde ne yarışmalar yapılırdı. Bu tepe, şu yandaki tepeler, şu gerideki tepeler, tıklım tıklım dolardı. Her yarışmaya yüzlerce ördek katılırdı. Yarışmalar, büyük bir çekişme içinde günlerce devam ederdi. Son gün yapılan final yarışmalarıyla birinciler belli olur, alkışlar arasında ödüllerini alırlardı. Ne zaman ki, O, buralardan gitti, yarışmalardaki tüm heyecan bitti. Böyle giderse birkaç yıla kalmaz, yarışacak sporcu bulunmaz. Seyirci olmayınca yarışacak sporcu bulmak zor oluyor, evlat. “
Gadro, tanımasın diye yaşlı ördeğin yüzüne bakmıyordu. Yaşlı ördek sözlerini tamamlayınca, Gadro, tanınma korkusunu unutarak başını çevirirken şöyle konuştu:
“ O gittikten sonra yarışmalardaki tüm heyecan bitti dediniz. O dediğiniz kimdi ki? “
“ Bana bu soruyu sormakta yerden göğe kadar hakkın var, evlat. “dedi yaşlı ördek.“ Zaten sen sormasan da, ben onun adını söyleyecektim. Senin yabancı olduğun, çok uzaklardan buralara geldiğin belli. Yoksa kimden söz ettiğimi anlardın. O, dediğim Gadro’ydu, evlat. Gadro, büyük bir şampiyondu.İlk girdiği yarışmadan son girdiği yarışa kadar hep birinci oldu.Herkes, Gadro’yu seyretmeye gelirdi. Binlerce seyircinin yaptığı tezahürat korkunç olurdu. O yarışırken dağ-taş ( Gadro…Gadro…) diye inlerdi.Gadro gideli beş yıl oldu ama, onu bir türlü unutamadık. Aradan bunca zaman geçmesine karşın birkaçımız nerede bir araya gelsek hemen Gadro’dan bahsetmeye başlarız. Gadro başkaydı canım, Gadro bambaşkaydı. “